EMO İstanbul Şubesinde Yaşanan Gerçekler

01.06.2010

EMO İstanbul Şubesinde Yaşanan Gerçekler

Daha öncesinde "EMO İstanbul Şube Yönetiminden Çalışanlarına Emek Düşmanı Tavır: Sürgün" başlıklı açıklamamızı yayınlamıştık. Elektrik Mühendisleri Odası Şube Yönetim Kurulu olayla ilgili çoğunlukla almış olduğu bir karar ile oda imkanlarını kullanarak Demokratik Kamuoyuna Zorunlu Bir Bilgilendirme adında kamuoyuna bir bilgilendirme yazısı yayınlamış, karara karşı çıkan yönetim kurulu üyelerinin şerhlerini görmezden gelmiş, yayınlamamıştır.

Bunun üzerine Şube Yönetim Kurulu Üyeleri'nden Tigin Öztürk, Özkan Karataş, Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri'nden Özgür Günay ve Cenk Göçer şerhlerini kamuoyuyla kendi imkanlarıyla paylaşmışlardır. Biz de onların kısılmak istenen sesini duyurmak amacıyla EMO İstanbul Şubesi 37. Dönem Yürütme Kurulu'nun yok sayıp yayınlamadığı şerhleri görmezlikten gelmeme sorumluluğunu taşıyor ve kamuoyunun bilgisine ve değerlendirmesine sunmak amacıyla yayınlıyoruz. Şerh metni aşağıda yer almaktadır.

EMO İstanbul Şubesi 37. Dönem Yönetim Kurulu'nun çoğunluğunu oluşturan 4 üyesi şube çalışanlarına yönelik sürgün girişimlerini örtbas etmeye ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye çalışmaktadır. Bu konuyla ilgili yönetim kurulunda çoğunlukla alınan metine şerh koyulmasına rağmen şerhimiz metinle beraber gönderilmemiştir. Kamuoyunun tek taraflı bilgilendirilmemesi için şerhimizi paylaşma gereği duyuyoruz.

7 Nolu karara karşı oy gerekçemiz:

Bu karar EMO İstanbul Şubesi 37. Dönem Yürütme Kurulu üyelerinin objektif kriterden soyutlanmış şekilde ve kendi grup çıkarları doğrultusunda almış oldukları bir karardır. Şube Yönetimi’nden 4 kişinin (Yönetim Kurulu başkanı, başkan yardımcısı, yazmanı ve saymanı) oluşturduğu Yürütme Kurulu, 37. dönemin 24 Şubat 2010 tarihli ilk toplantısından 01 Haziran 2010 tarihli bu toplantıya kadar geçen 4 ay gibi kısa bir sürede birçok kritik kararda, “yönetimde çoğunluk benim, her istediğimi yaparım” anlayışıyla hareket etmişlerdir. Bugün de aynı anlayışının bir sonucu olarak böylesine antidemokratik bir kararın altına imza atılmış, şube çalışanlarına yönelik sürgün girişimi örtbas edilmeye ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmeye çalışılmıştır.

Öyle ki tarafımızdan yapılan “konu ile ilgili yönetim kurulu çoğunluğu tarafından kamuoyuna duyurulacak metinle birlikte, bu metne karşı oy kullanan bizlerin şerhlerinin de gönderilmesi” önerisi kabul görmemiş, tek taraflı bir bilgilendirme mekanizması ile Şube olanakları açıkça grupsal çıkarlar için kullanılmıştır. Bu uygulama, kararın altına imza atan kesimlerin demokrasi anlayışlarını da çok açık ortaya koymuştur.

Emekten Yana Mühendisler grubunun EMO İstanbul Şubesi çalışanlarına yapılan sürgün uygulamasına dair kamuoyu ile paylaşmış oldukları metne geçmeden önce EMO İstanbul Şubesi 37 Dönemi’nde son 1,5 ay içinde yaşanan olayları ele almak gerekmektedir:

1) 12 Mayıs 2010 Çarşamba - Teknik Görevli Personele dönük 1. yazı

Personele yönelik sürgün ve yıldırma olaylarının başlangıcı 12 Mayıs 2010 Çarşamba günüdür. Sabah 9.30’da Yönetim Kurulu adına Yazman Üye Nevzat Çeltek imzasıyla 6 şube teknik görevlisine 2976, 2977, 2978, 2979, 2980 ve 2981 nolu ve 11.05.2010 tarihli yazılar gönderilmiştir. Bu yazılarda:

“Sayın… EMO İstanbul Şubesi’nde işlerin ve hizmetin devamlılığını sağlamak ana görevlerimizdendir.
Yaz aylarının kapıda olduğu bu günlerde, çalışan arkadaşlarımız da zamanı geldikçe yıllık izinlerini kullanacaklardır. İzne çıkan arkadaşlarımız sorumluluğundaki işlerin aksamaması ve Oda-üye ilişkilerinin daha da geliştirilmesi için her arkadaşımızın halen bulundukları konumun dışındaki birimleri de geliştirmesi için, her halen bulundukları konumun dışındaki birimleri de tanımaları, iş akışını hakkı ile yapmaları ve aksaklıklara yol açılmaması esastır.
Bu anlayışa bağlı olarak teknik görevli arkadaşlarımız arasında zaman zaman tekrarlanacak görev yeri değişiklikleri yapmanın yararlı olacağı inancı ve düşüncesi ile halen sürdürmekte olduğunuz …… görevinize 13.05.2010 tarihinden itibaren ….. olarak devam etmeniz uygun bulunmuştur
Bilgilerinizi ve gereğini rica eder, yeni pozisyonunuzda odamıza ve üyelerimize yararlı başarılarınızın devamını dilerim”

ifadeleri yer almıştır.

Buna göre MİSEM’de görevli olan Nidal ARAS Kartal Temsilcilik’e, Kadıköy Temsilcilik’te görevli olan Umut NEBİOĞLU Şişli Temsilciliğe, Şişli Temsilcilik’te görevli olan Özgür Deniz MİÇOOĞULLARI Bakırköy Temsilciliğe, Bakırköy Temsilcilik’teki Murat GÜNDÜZAY Kadıköy Temsilcilik’e, Kartal Temsilcilik’teki Fatih EROĞLU Şubeye, Şube’de görevli Tülin GÖNEN MİSEM bölümüne geçirilmek istenmektedir.

Yazılar Temelsizdir

Yazılan yazılarda bahsedilen gerekçelerin tamamı yanlıştır.

İzne çıkan arkadaşlarımız sorumluluğundaki işlerin aksamaması gerekçesi:

EMO İstanbul Şube on yıllardır üyelerine hizmet veren bir şubedir. EMO İstanbul Şube’de yıllardır birçok personel çalışmaktadır. Bu personeller ilk defa izne çıkmamaktadır. İzne çıkışlarda her zaman kısa süreli görevlendirmeler yapılmış ve aksaklıklar yaşanmamıştır. Bununla ilgili ne bir yazı yazılmasına gerek vardır ne de konuşulmasına gerek vardır. Öte yandan bu yazı yazıldığı tarihte zaten tüm personeller izin tarihlerini belirlemişlerdir. Bahsedilen görev yeri değişiklikleri yapıldığı koşullarda izinlerde çakışmalar olmakta, bazı temsilciliklerdeki çalışanlar aynı anda izne çıkacaklarından temsilcilikler boş kalmakta ve bu durumda görevler aksamaktadır. Yalnızca bu durum bile yazının ne kadar ciddiyetsiz yazıldığını göstermektedir.

Oda-üye ilişkilerinin daha da geliştirilmesi gerekçesi:

EMO İst. Şb. 37. Dönem Yönetim Kurulu, dönem başından bu şerhin yazıldığı tarihe kadar geçen yaklaşık 3 ay içinde ne bir çalışma programı hazırlamıştır ne de örgütlenmeye dönük perspektif belirlemiştir. Keza bu zamana kadar Oda-üye ilişkilerinin zayıflığının nedenleri üzerine bir araştırma da yapılmamıştır. Dolayısıyla hangi birimde hangi nedenlerden dolayı bu ilişkilerin zayıf olduğuna dair herhangi bir veri de bulunmamaktadır.

Hal böyleyken yapılan görev yeri değişikliklerinin oda-üye ilişkilerini geliştireceğine dair bir somutluk da yoktur. Aksine Oda çalışanlarının huzurlarının bozulmasıyla sonuçlanan bu sürecin oda-üye ilişkilerini bozacağı açıktır.

Çalışanların halen bulundukları konumun dışındaki birimleri tanımaları ve geliştirmeleri gerekçesi:

Temsilcilikte çalışan teknik görevliler genel itibariyle proje denetimi yapmaktadır. Temsilciliklerde projeler çok büyük bir çoğunlukla Oda üyesi mühendisler tarafından değil proje sahipleri veya mühendisin yanında çalışan görevliler tarafından vize ettirilmeye getirilmektedir. Proje denetimleri dışında bu personele özel olarak bir örgütlenme görevi verilmemişse yapılan işler rutin işlerdir ve her temsilcikte yapılan işler aynıdır. İşler aynı olunca farklı birimlerde tanımayı gerektirecek bir iş de yoktur.

Yazılar Kendi İçinde Çelişkilidir

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi yapılan görev yeri değişiklikleri hiçbir maddi temele dayanmamaktadır. Aksine bu yazılarda geçen “başarılarınızın devamını dilerim” ifadesi geçtiğimiz çalışma dönemi içinde çalışanların başarılı olduklarının kabul edilmesidir. Çalışanların başarılı olduklarını kabul edip sonrasında gerekçesiz olarak görev yerlerinde değişiklik yapmak nasıl açıklanabilir? Yazılar kendi içinde çelişkilidir.

Yazılar Yasadışıdır

10 Haziran 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 4857 Nolu İş Kanunu’na göre:

“Madde 22 - İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” denilmektedir.

Şubemizde çalışan teknik eleman personele dönük bu yazılar 4857 Nolu İş Kanunu’na aykırıdır. Yazının sirküle edildiği 12 Mayıs 2010 tarihinden bir gün sonra -13 Mayıs 2010 tarihinde – çalışanların işe başlamaları talep edilmiştir. Bu yanıyla çalışanlara yasal olarak tanınan süre bile göz önüne alınmamıştır. Çalışanlara –Uygulamayı yapanların kendine yakın görmediği çalışanlara- görev yeri değişiklikleri ile ilgili öncesinden bilgi dahi verilmemiştir. Yazılar faks yoluyla bildirilmiştir. Bu durum çalışanlara bakış açısını da ortaya koymaktadır. Çalışanlar istendiği zaman istendiği yere taşınabilecek bir masa, bir sandalye gibi bir nesne olarak algılanmaktadır.

1 Temmuz 2000 tarihi itibari ile geçerli olan EMO Personel Yönetmeliği’ne göre:
“Madde 5- GEÇİCİ GÖREVLENDİRME: Oda Yönetim Kurulu ihtiyaç halinde her hangi bir personelini en çok üç ay süreyle başka bir birimde görevlendirebilir.” denilmektedir.

İlgili yazılar EMO Personel Yönetmeliği’ne de aykırıdır. Yönetmelikte geçici görevlendirmenin en fazla 3 aylığına ve Oda Yönetim Kurulu tarafından yapılabileceği ifade edilmiştir. Oysa yapılmak istenen görevlendirmenin süresi belirtilmemiştir. Başka bir deyişle sürekli bir görevlendirme yapılmak istenmiştir. Öte yandan bu görev yeri değişikliklerinin zaman zaman tekrarlanacağı ifade edilmektedir. Bu da hem yönetmeliğe hem de yasalara aykırıdır. Diğer taraftan bırakalım Oda Yönetim Kurulu kararını, Şube Yönetim Kurulu’nun bile kararı yoktur. Bu uygulama Şube yönetiminden gizli bir şekilde bir kısım YK üyelerinin bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla uygulama Oda iç hukukuna da aykırıdır.

2) Görev yeri değişikliklerinden bir kısım personelin haberi vardır bir kısım personelin haberi yoktur, bir kısım Yönetim Kurulu (YK) üyesinin haberi vardır bir kısım YK üyesinin haberi yoktur.

Yukarıda bahsi geçen görevlendirmelerden Yönetim Kurulu üyeleri olarak bizlerin haberi ancak Çarşamba günü saat 10.00’da, yazı giden teknik görevli personelin bizi aramasıyla olmuştur. Yönetim Kurulu üyesi İsa Güngör’ün haberi ise saat 16.00’da bizim bilgilendirmemiz sonucu olmuştur. Sonrasında yaptığımız görüşmelerde bazı YK üyelerinin bu konudan öncesinde haberdar oldukları ortaya çıkmıştır.

Keza bu görevlendirmelerle ilgili bazı personellerin haberi ancak kendilerine yazı ulaştığında – saat 09.30’da- olmuşken bazılarının ise haftalar öncesinden haberi bulunmaktadır.

Saat 9.30 itibariyle yapılan görev değişiklikleri EMO İst. Şb.’nin web sitesinde de duyurulmuştur.

11 Mayıs 2010 Salı akşamı Yönetim Kurulu toplantısı yapılmış ve toplantıda rutin konular görüşülmüştür. Personele dönük görevlendirmelerin bahsi bile geçmemiştir. 37. dönemin başlangıcından itibaren hiçbir toplantıda da bu konu görüşülmemiştir. (Burada personele gönderilen yazının 11 Mayıs tarihli olduğuna dikkat etmek gerekir. Yazı 11 Mayıs tarihinde hazırlatılmış ancak YK toplantısına bilinçli olarak getirilmemiştir.)

Yönetim Kurulu üyelerinden Yürütmeyi oluşturanların konuyla ilgili haberlerinin olması, yine kendilerine yakın gördükleri personelin öncesinden bilgilendirilmesi ve hatta web sitesine bu görevlendirmelerin koyularak kamuoyunun bile Yönetim Kurulu üyeleri olan bizlerden önce bilgilendirilmesi oda usullerine, demokratik teamüllere aykırı olmakla birlikte terbiye sınırlarını aşmaktadır.

Personelin bir kısmına haber verilip bir kısmına yazılı tebligat yapılması personel içinde ayrımcılık yapıldığının göstergesidir.

Yönetim toplantısında konunun konuşulmayıp ertesi gün böylesine kritik bir konu ile ilgili yazışmaların yapılması gizli bir operasyon havasındadır. Demek ki yönetimde çoğunluğu oluşturanlar kendinden olmayanları düşman olarak görmektedirler ki haber verme saygısını bile göstermemektedirler.

3) Yapılmaya Çalışılan Uygulamanın Adı SÜRGÜNDÜR

Yazılar yukarıda da belirttiğimiz gibi 12 Mayıs Çarşamba personele faks yolu ile ulaştırılmıştır. 13 Mayıs’ta ise personelin yeni görev yerlerinde işe başlamaları talimatı verilmiştir. Çalışanlarla öncesinden konuşma nezaketi bile gösterilmemiştir.

Şube çalışanlarımız işlerinde yoğun emek harcamakta, fazla mesai ücreti almaksızın gönüllü olarak hafta sonu da çalışmakta, hafta içi geç vakitlere kadar işini yapmaktadırlar. Gerektiği koşullarda çalışanlarımız her türlü fedakarlıkta bulunmuş, geçtiğimiz yıllarda da izin dolayısıyla kısa süreli görevlendirmeler söz konusu olduğunda bu işleri de itirazsız hayata geçirmişlerdir.

Bu uygulama YK’da Yürütmeyi oluşturan 4 kişi tarafından rotasyon, geçici görevlendirme gibi kavramlar kullanılarak meşrulaştırılmak istenmektedir. Ne iş kanununda ne de EMO yönetmeliklerinde rotasyon diye bir kavram yoktur. Ayrıca yapılan geçici görevlendirme değildir. Geçici görevlendirme olabilmesi için görevlendirmenin süresinin de belirtilmesi gerekirdi.

Çalışanı ile konuşmaya bile gerek görmeden, çalışanının rızasını bile almadan, bir gün içinde bir yerden bir yere görev yerini değiştirmenin adı SÜRGÜN'dür. Demokratik işleyiş ayaklar altına alınmıştır. Özel şirketlerde bile bir görev yeri değişikliği söz konusu olduğunda çalışana 15 gün öncesinden haber verilir, çalışan yeni işiyle ilgili oryantasyona tabi tutulur. Bu özel sektördeki en kapitalist şirkette bile yapılmayan bir uygulamadır. Bu gibi uygulamaları ancak ve ancak devlet kurumlarında görmek mümkündür. İktidara gelen parti gerek kendi yandaşlarını istihdam etmek ve kadrolaşmak için, gerekse de muhalif kamu görevlilerini cezalandırmak için bu gibi yöntemler uygulamaktadır. Bu gibi uygulamaların Odamızda hayat bulması üzüntü vericidir.

Sürgün Sendikalı Teknik Görevlilere Dönük Yapılmıştır
Mühendis ve mimarlar arasında son süreçte sendikalaşma tartışmaları yoğun olarak sürmektedir. Özellikle geçtiğimiz dönem gerçekleştirilen Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı’nda bu konu detaylıca tartışılmıştır. Kurultayda da TMMOB bünyesinde çalışan teknik görevlilerin sendikalaşması “Sınıf mücadelesini yükseltmeyi hedefleyen bir TMMOB, çalışan teknik görevlilerin tüm ekonomik ve sosyal haklarını tanımalı, yerine getirmeli, toplu iş sözleşmelerinde bunları savunmalı, sınıfın örgütlenmesinin yolu olan sendikalaşmanın önündeki tüm engelleri kaldırmalıdır. TMMOB, ayrıca sendikal hareketin desteklenmesi, özel sektörde ücretli çalışan mühendis ve mimarlara da örnek teşkil etmesi için, kendi bünyesinde çalışan teknik elemanların sendikalaşmasını desteklediğini yazılı olarak kamuoyuna duyurmalıdır.” ifadeleriyle karar altına alınmıştır.

Odamızda da teknik görevli arkadaşlarımız arasında bu tartışmalar geçtiğimiz dönem sıkça yapılmış ve bunun sonucunda bazı arkadaşlarımız Şubemizde sendikalı olmuşlardır.

Yapılan bu görev yeri değişikliklerinde muhatap bile alınmayan, sürülmeye çalışılan teknik görevlilerin sendikalı olması ise düşündürücüdür.

Diğer taraftan yazının gönderildiği 12 Mayıs tarihinde Şube’deki sendikalı personel arasında olağanüstü bir toplantı yapılmıştır. Bu olağanüstü toplantıya Şube YK Yazmanı da katılmıştır. YK yazmanı bu toplantıda “zaman zaman tekrarlanacak görev yeri değişiklikleri”nin yalnızca teknik görevlilere uygulanmayacağını tüm personele uygulanacağını da ifade etmiştir. Başka bir deyişle bu sürgün ve yasadışı uygulamanın tüm sendikalı personele yaygınlaştırılacağı ifade edilmiştir.

4) Şube Yürütmesini Oluşturan Diğer 3 Kişi Olayı Görmezden Gelmiştir

12 Mayıs tarihinde teknik görevli personele gönderilen yazıların hemen sonrasında Şube Yönetim Kurulu üyeleri tarafımızdan aranmış konu ile ilgili bilgi istenmiştir. Konunun önemi ve çalışanların iş huzurunun korunması açısından gerek telefonda sözlü olarak, gerek e-posta ile, gerekse de tarafımızdan yazılan dilekçe ile 13 Mayıs Perşembe acilen Olağanüstü Yönetim Kurulu toplantısı yapılması talebinde bulunulmuştur. Özkan Karataş, Tigin Öztürk ve İsa Güngör bu olağanüstü toplantının yapılması gerektiğini bildirirken Ateş Koç ve Beyza Metin il dışında bulunduklarını belirtmişler, YK Başkanı Erhan Karaçay da NKP toplantısını gerekçe göstererek olağan toplantı günü dışında o hafta toplantı yapılamayacağını ifade etmiştir. YK Yazmanı Nevzat Çeltek ise konu ile ilgili herhangi bir görüş belirtmemiştir.

Teknik görevlilere dönük sürgünün yaşandığı, diğer sendikalı çalışanlara dönük de benzer görev yeri değişikliklerinin(?) yapılmasının yazman tarafından ifade edildiği ve bunun doğal sonucu olarak çalışma huzurunun şubemizde kalmadığı bir ortamda; YK Başkanının hangi gerekçeyle olursa olsun toplantı çağrılaması yapmaması (ki il dışında 2 YK üyesi olsa bile toplantının yapılabilmesi için 4 kişinin katılımı yeterlidir) kabul edilemez. Bu davranışıyla Şube YK başkanı süreci görmezden gelmiş ve zımnen desteklemiştir.

Öte yandan Şube’nin yürütmesini oluşturan 4 kişi bu uygulamada herhangi bir yanlışlık gördülerse hemen olaya müdahale edebilir ve bu uygulamanın durdurulmasını sağlayabilirlerdi. Böyle bir durum da söz konusu değildir. Bu durumda da alınan bu karara ortak olunmuştur.

5) Şubede Çalışan 3 teknik Görevli Fiili Direnişe Başlamıştır

11 Mayıs tarihli yazıların ardından 13 Mayıs günü Şubemiz bünyesinde çalışan 3 teknik personel (Nidal Aras, Özgür Deniz Miçooğulları ve Umut Nebioğlu) bir dilekçe ile ilgili yazılara itirazda bulunmuşlardır.

Bu itirazlarda, “Görev yerimin ve görevimin değiştirildiğine ilişkin usulüne uygun alınmış bir İstanbul Şube Yönetim Kurulu Kararı ya da EMO Merkez Yönetim Kurulu Kararı olup olmadığı, görev yeri ve görev değişikliğinin geçici olup olmadığı, geçici ise ne kadar süreceği ve geçici süre dolduğunda eski görev yerimde ve görevimde çalışıp çalışamayacağıma ilişkin hususların tarafıma açık bir şekilde bildirilmesini talep ediyorum.” ifadelerine yer verilmiştir. Bunun sonrasında da bu 3 Teknik personel görev yerlerinden ayrılmamışlardır.

14 Mayıs Perşembe günü tüm teknik personele yazılar yürürlükte olmasına rağmen eski görev yerlerinde 17 Mayıs 2010 Pazartesi gününe kadar çalışabilecekleri sözlü olarak bildirilmiştir.

17 Mayıs Pazartesi günü, Şube YK yazmanı tarafından tanınan süre (ki bu sürenin hiçbir kriteri, yasallığı, usule uygunluğu söz konusu değildir ve tamamen keyfidir) dolmasına rağmen sürgün edilmeye çalışılan teknik görevliler görev yerlerinden ayrılmamışlardır. Bunun adı fiilen direniştir. 3 teknik görevlinin görev yerlerinden ayrılmaması üzerine, “Çalışanların mevcut görev yerlerinde devam etmeleri” Pazartesi günü de çalışanlara bildirilmiştir.

Bu bildirim Şube yazmanının talimatıyla Şube teknik müdürü tarafından yapılmıştır. Bu bildirim yapılırken dilekçe veren personele dönük muhatap almama tavrı devam etmiştir. Onlara bildirim temsilcilikte çalışan büro görevlileri üzerinden yapılırken diğerlerinin bire bir şahsına bildirim yapılmıştır. Bu ayrımcı uygulamaya bizler de Yönetim Kurulu üyeleri olarak şahit olduk.

Şube yazmanının hangi yetki ile bu sürgün yazısını kaleme aldığı, sonrasında hangi yetki ile uygulamasını Pazartesi gününe kaydırdığı, sonrasında hangi yetki ile Pazartesi yapacağını söylediği uygulamayı ertelettiği merak konusudur. Şube yazmanı kendisini Şubenin tek hakimi olarak ilan etmekte, her şeyi yapabileceğini zannetmektedir.

Diğer taraftan yapılan sürgün uygulamasını çalışanların haklı duruşları engellemiştir. Çalışanların böyle bir duruş sergilemediği ve bu dayatmaya boyun eğdiği bir durumda pek muhtemel ki yürütmedeki YK üyelerinin sesleri bile çıkmayacaklardır. Bunu da YK’yı oluşturan 4 kişilik Yürütmenin “bu uygulamalar yazman üyenin yetkisi dahilindedir” söyleminden çıkarmak mümkündür.

6) YK Yazmanı 2. bir Yazı ile Niyetini Açıkça Göstermiştir.

Tüm bu uygulamalar sonrasında 18 Nisan Salı gününe gelinmiştir. Salı günü EMO İst. Şb. Yönetim Kurulu’nun olağan toplantı günüdür. Bizler bu konuları YK toplantısında konuşup uygulamayı durdurmayı hedeflerken öğle saatlerinde “Yönetim Kurulu adına Nevzat Çeltek” imzalı bir başka yazı Şube teknik görevlilerine gönderilmiştir. Bu yazıda da:

“(…) Şubemizin personel deneyimi ile il düzeyinde işlerin aksamaması için zaman zaman yapılacak olan bu değişikliklerden dolayı herhangi bir hak kaybına uğramanız söz konusu değildir ve tarafınıza, İstanbul ili içerisinde herhangi bir yerden görevinize gidebilmenizi sağlayacak miktarda yol ücreti de verilmektedir. Bu nedenlerle teknik personel olarak çalışmalarınızı yeni görev yeriniz olan …. Temsilciliği adresinde yürüteceğinizden, 20.05.2010 Perşembe sabah mesai saatinden itibaren …..’de işbaşı yapmanız gereği konusunda bilgilerinizi rica ederiz.” ifadeleri yer almaktadır.

Bu yazı YK yazmanının niyetini daha da netleştirmiştir. İş Kanunu’na göre “işçi tarafından altı iş günü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.” denilmektedir. Birinci yazının üzerinden 6 işgünü geçmiştir ve YK yazmanı bir sonraki aşamaya –iş sözleşmesi feshi aşamasına- geçişin yasal zeminini hazırlamaya çalışmaktadır.

Bu uygulamada da YK üyelerine danışılmamış 1. yazının yazılış sürecindeki tüm usul dışı ve anti demokratik tarz devam ettirilmiştir. Bu tavır “ben her şeyim, geri kalanlar hiçbir şeydir” tavrıdır. Bu tavır çalışanları dost olarak görmeyen bir tavırdır. Bu açıkça yapılan uygulamayı sürdürmektir, Yönetim Kurulu’nu tanımamaktır. Konu ile ilgili bu kadar yoğun tartışmaların yaşandığı bir süreçte hala bu yazının yazılıyor olması hiçbir şekilde iyi niyetle açıklamaz.

7) Uygulamalar, Mobbing/Yıldırma Başlangıcının Açık Kanıtıdır

Mobbing, (Latince’de psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek), özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır.

Çalışanlardan bazıları ile konuşulup onların rızalarının alınması, bazılarının ise muhatap dahi alınmaması çalışanlar arasında yapılan ayrımcılığı göstermektedir. Diğer taraftan gönderilen yazılarla Yönetim Kurulu’nda yürütmeyi oluşturan Demokratik Platform (demokratlar arasında yapılan önseçimlere toprak rengi liste ile girmişlerdi) ve Devrimci Demokrat Mühendisler (demokratlar arasında yapılan önseçimlere sarı rengi liste ile girmişlerdi) üyeleri kendilerine yakın olan personelin konumunu yükseltip onları daha merkezi yerlerde görevlendirirken; kendisi dışında gördüklerini farklı yerlere göndermeyi hedeflemişler ve MİSEM’de görevli Nidal Aras’ın da görev yeri dışında görev tanımında niteliksel bir değişiklik yapmışlardır. Böylece Nidal Aras’ın aldığı ücret ve kıdemi de düşürülmüş olacaktır. Şube içinde varını yoğunu ortaya koyan ve çalışanlar içinde en çok emek harcayanlardan biri olan Nidal ARAS’a yapılan bu yaklaşım iki kere yanlıştır, emeğe saygısızlıktır, kötü niyetlidir. Bu açıkça “sizi istemiyorum” demektir, istifaya zorlamaktır.

Nitekim ilerleyen süreçte personele dönük bu bakış açısı daha da ortaya çıkmıştır. 18 Mayıs 2010 tarihli uygulamanın hedefi olan sendikalı teknik görevlilere dönük yazılan yazıların tebliğ yöntemi açıkça düşmanlıktır. Yazılan yazılar faksla temsilciliklere gönderilmiş, temsilcilikteki büro personeline sürülmesi hedeflenen teknik personel arkadaşların yazıyı okuyup okumadığı sorulmuş, sonrasında da büro personeli arkadaştan durumu tutanak altına almasını istenmiştir. Ayrım ve yıldırma yaklaşımı bu şekilde hızla ilerlemektedir ve pek muhtemeldir ki artarak devam edecektir.

8) 18 Mayıs Tarihinde Yapılan YK Toplantısında Bu Uygulama Durdurulmuştur ama Nasıl?

Tüm bu olayların ardından nihayet olağan YK toplantısına gelinmiştir. 18 Mayıs günü Saat 20.00 başlayan toplantı 19 Mayıs günü Saat 03.20’ye kadar sürmüştür.

Başlangıçta bilgilendirme, örgütlenme sekreterinin alınması, mali durum, komisyonlar ve personel rotasyonu gündem önerileri vardı. Toplantı bizlerin zorlamasıyla tek gündeme indirilmiştir.

Toplantıda önemli bir bölümde bizler söz alıp yukarıda ifade edilen yanlışları belirtmişizdir. Yapılanlar hemen her yönüyle tarafımızdan mahkum edilmiş olmasına rağmen ve kimsenin yapılanları savunamadığı koşullarda yapılan yazışmaların geri çekilmesini önerdik. Ancak YK başkanı ısrarla bu vahim olayları yumuşatmaya çalışmış, bu durumun YK yazmanının prestijini yok etmek anlamına geleceği ve yazmanın istifasının gerekeceği yönünde görüş belirterek YK yazmanına arka çıkmıştır. Başka bir deyişle doğruları, gerçekleri ve yapılması gerekenleri, grupsal ittifaklarına ve çıkarlarına feda etmiştir.

Yaklaşık 7 saat yirmi dakikaklık toplantının sonunda konu ile ilgili alınan karar şöyledir: 11.05.2010 ve 18.05.2010 tarihli teknik personele gönderilen yazılarda ifade edilen uygulamaların durdurulmasına, yk yazmanı tarafından şube ve temsilciliklerdeki ihtiyaç ve personelin durumu göz önüne alınarak yeniden değerlendirilerek bir sonraki toplantıda karar alınmak üzere YK'na sunulmasına oy birliği ile...”

9) Şube Yönetim Kurulu Yazmanı Yetkilerini Aşmıştır

Konu Yönetim Kurulu’nda ilk olarak 18 Mayıs 2010 tarihli YK toplantısında gündeme gelmiştir. Bu toplantıda Şube YK Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Saymanı, Yazman bu üyenin böyle bir yetkisi olduğunu ifade etmişler ve bu uygulamayı meşrulaştırmaya çalışmışlardır.

Oysa ki EMO Yönetmeliklerine göre Yazman üyenin böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.

EMO Ana Yönetmeliği Madde 37 – “Yönetim Kurulu Yazman Üyesi ve Görevleri” bölümünde Yazman üyenin görev sınırları açıkça çizilmiştir:

“ Yazman üye;

  1. a) Odayı ilgilendiren işlemlerin ve sicillerin, kanuni defterler ile Yönetim Kurulunun kararlarına göre tutulması gereken defterlerin tutulmasından ve Odaya ait evrak ve dosyaların düzenlenmesinden, korunmasından ve yazışmalardan sorumludur,
  2. b) Kadrodaki hizmetlilere görev verir ve bunların işlerini düzgün yapmalarını sağlar. Bunlara ait bordroları düzenletir ve sicilleri tutar,
  3. c) Yönetim Kurulu toplantılarına ait gündemi başkanla birlikte hazırlar. Toplantı tutanaklarını tutar ve Yönetim Kurulunca verilen kararların uygulanmasını sağlar. Başkan ve Başkan Yardımcısının yokluğunda Yönetim Kurulu toplantısına başkanlık eder,
  4. g) Oda tarafından verilecek belgeleri düzenler ve Yönetim Kurulunun vereceği yetkiler içinde bunları imzalayıp onaylar”

Bu yönetmeliğin a bendindeki “Yönetim Kurulunun kararlarına göre (….) yazışmalardan sorumludur” ifadesi yazman üyenin YK kararı olmadan bu gibi yazışmalar yapamayacağını açıkça belirtmektedir. Keza g bendinde ifade edilen Oda tarafından verilecek belgeleri bile “Yönetim Kurulunun vereceği yetkiler içinde onaylamaya” yetkili kılınan Yazman üyenin, personelle ilgili böylesine önemli bir kararda Yönetim Kurulu’na danışmaması düşünülemez.

Yönetmeliğin b bendinde geçen “Kadrodaki hizmetlilere görev verir ve bunların işlerini düzgün yapmalarını sağlar” ifadesi dahilinde ise böyle bir görevlendirme yapılamaz. Burada geçen “görev verme” ifadesi “iş tanımı kapsamında görev verme”dir. Yoksa Şube YK yazmanı teknik görevli bir personele “çay getir, yeri süpür, sigara al” gibi işleri de verme yetkisi olur ki bu durum da hem mantıksızdır hem de yasadışıdır. Çalışanların her birinin tanımlı işleri vardır ve YK yazmanı bu tanımlı işler çerçevesinde görevlendirmeler yapabilir, yasada “çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik” içeren işleri de “görev verme” adı altında yaptıramaz.

YK Yazmanının görevleri c bendinde de açıkça ifade edilmiştir. YK Yazmanı Yönetim Kurulu’nca verilen kararların uygulanmasını sağlar.

Nitekim personele giden yazıların altında “Yönetim Kurulu adına Nevzat Çeltek” imzası bulunmaktadır. Bu imza şekli odanın matbu yazışma şeklidir ve Yazmanın Yönetim Kurulu adına yazıştığının ispatıdır. Yönetim Kurulu adına yapılan yazışmanın Yönetim Kurulu’nda konuşulmaması, karar altına alınmış olmaması düşünülemez.

Bu yanıyla Yazman üye yazışmalarıyla yetkilerini aşmıştır. Bunun savunulması ve meşrulaştırılmaya çalışılması ise Şubeyi bir dükalık haline getirecektir ki bu yolda hızla ilerlenmektedir.

10) Uygulamalar Demokratik Değildir

Bu süreç içinde yapılan uygulamalar İş Kanunu’na, EMO Ana Yönetmeliği’ne ve EMO Personel Yönetmeliği’ne aykırıdır. Ancak bunlardan daha da önemlisi tüm bu uygulamalar anti demokratiktir. Oda gelenek ve değerleri çiğnenmiştir.

EMO bir mesleki demokratik kitle örgütüdür. Burada geçen demokratiklik hem demokrasi mücadelesi vermesini hem de demokratik bir iç işleyişe sahip olmasını ifade eder. Kendi içinde demokratik işleyişi olmayan bir kurum dışarıda da demokrasi mücadelesi veremez.

Geçtiğimiz dönem TMMOB Ücretli Çalışan ve İşsiz Mühendisler Kurultayı sekretaryasını üstlenmiş EMO İstanbul Şube, Kurultay kararlarına da uymamıştır. Bazı kamu kurumlarında ve özel işyerlerinde benzer muamelelere maruz kalan mühendislere destek olan EMO İstanbul Şube, kendi çalışanlarına aynı uygulamayı yapmıştır.

Şube YK yazmanı ya Oda tüzük ve yönetmeliklerini, İş Kanunu’nu bilmemektedir, ya da görevini kötüye kullanmaktadır. Şube YK yazmanı ya Odamızın demokratik teamüllerini bilmemektedir ya da bilerek bu teammülleri çiğnemekte, yok saymaktadır. Her iki durum da vahimdir.

Şube yürütmesinde grupsal ittifakları uğruna bu olayları üstü örtülü destekleyen, sürece müdahale etmeyen, yumuşatmaya çalışan YK üyeleri de en az YK yazmanı kadar bu süreçten sorumludur. Bu davranışlar Şubemizde iç huzuru bozmuş, Şube’yi işlemez hale getirmiştir. Çalışanların çalışma koşulları bozulmuştur. Başta YK yazmanı olmak üzere YK’daki tüm sorumlular istifa etmelidir.

11) Sonuç

Yaşanan bu süreç içerisinde 17 Mayıs 2010 Pazartesi günü Emekten Yana Mühendisler imzası ile “EMO İstanbul Şube Yönetiminden Çalışanlara Emek Düşmanı Tavır: Sürgün” başlıklı bir yazı yayınlanmıştır.

Yazı içinde geçen olaylar doğrudur. Şubemizde bulunan demokrat bir grup olarak Emekten Yana Mühendisler yaşanan sürece ilişkin gerçeklere sadık kalarak bir değerlendirme yapmış ve bunu kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu yazının kamuoyu ile paylaşılmasının ve çalışanların hakkını aramalarının bir sonucu olarak SÜRGÜN uygulaması durdurulmuştur.

Şube YK çoğunluğunu oluşturan kesimler ise kamuoyuna gerçeklerin paylaşılmasından rahatsız olmuşlardır. Şube YK çoğunluğunu oluşturan bu kesimler “biz her şeyi yaparız ama kimse bize bir şey diyemez” anlayışındadırlar. Bu tavır kabul edilemez. Her kişi ve grubun kendisini ifade etme özgürlüğü vardır.

“EMO İstanbul Şubesi 37. Dönem Yönetim Kurulu (Bu metnin yayımlanması yönetim kurulumuzda çoğunluk kararıyla alınmıştır)” ibareleriyle kamuoyuna duyurulan “DEMOKRATİK KAMUOYUNA ZORUNLU BİR BİLGİLENDİRME” başlıklı metne bakıldığında süreçle ilgili en ufak bir bilgi verilmemektedir. Konu Emekten Yana Mühendislerin metninde geçen “emek düşmanlığı” üzerinden tartıştırılmaya çalışılmakta böylece konunun özü gözden kaçırılmaya çalışılmakta, üstü örtülmeye çalışılmaktadır. EMO’nun web adresinde yayımlanan ve e-posta ile üyelere gönderilen metinle birlikte bu şerhin gönderilmemesinin, hatta kimlerin şerh yazdığının bile belirtilmemesinin de sebebi budur.

Bu metinle kamuoyu yanlış bilgilendirilmeye çalışılmaktadır. Metinde yapılanın “teknik personeller arasında birim içi geçici bir yer değişikliği önermesi” olduğu ifade edilmektedir. Oysa yukarıda uzun uzun ifade ettiğimiz gibi yapılan ne geçici bir görevlendirmedir ne de bir önermedir. Yapılan kalıcı ve sürekli tekrarlanacak olan çalışanların rızası ve YK üyelerinin bir kısmının bilgisi bile olmadan alınmış bir sürgündür. Önerme değil Şube YK yazmanının ertesi gün yeni iş yerlerinde işe başlamalarına ilişkin bir talimattır.

Yazıda Emekten Yana Mühendisler için “demokratların kendi iç hukuklarında bu tartışma henüz yapılmamışken (…) bunca toplumsal gündemin arasında enerjimizi iç tartışmalarla tüketmeye çalışmak en hafif deyimiyle sorumsuzluktur.” denmektedir. Demokratların iç hukuklarında böyle bir tartışmayı yapmadan bu uygulamayı yapmaya çalışanlar bu yazıyı kaleme alanlardır, şubenin enerjisini de tüketen dolayısıyla kendileridir. Şimdi de yavuz hırsız misali üste çıkmaya çalışılmaktadır.

Yazıda “önerme, fiilen uygulanmamış, ilk yönetim kurulu toplantısında; uygulamaların durdurulmasına, (…) karar verilmiştir.” denmektedir. Oysa uygulama yapılmış, çalışanlara iki yazı gönderilmiş, itiraz edildiğinde ise Şube YK Başkanı tarafından bu durumun yazman üyenin yetkisi dahilinde olduğu belirtilerek uygulamaya göz yumulmuştur. Kendi yazılarında da ifade ettikleri “uygulamanın durdurulması” için öncelikle bir uygulamanın olması gerekir. Şube YK çoğunluğu kendi yazdıklarını kendileri çürütmektedir.

Metinde “oda bütünlüğüne ve itibarına zarar veren bu açıklama karşısında gerçekleri ifade etmek de asgari görevimizdir.” ifadeleri kullanılmasına rağmen bu kısacık metinde bile birçok çarpıtma vardır. Şube YK yürütme kurulunu oluşturan çoğunluk “4 kişiyiz her istediğimizi yaparız” bakış açısıyla kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte, şerhimizi yayınlamayarak karşıt görüşlerin kendisini ifade etme şansını ellerinden almaktadırlar. Bu da demokratik teammüller açısından hastalıklı bir bakışın ürünüdür.

Tigin ÖZTÜRK - EMO İstanbul Şube YK Üyesi
Özkan Karataş - EMO İstanbul Şube YK Üyesi
Özgür S. Günay - EMO İstanbul Şube YK Yedek Üyesi
Cenk Göçer - EMO İstanbul Şube YK Yedek Üyesi


EK: EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu çoğunluğunun aldığı karar ile yapılan açıklama

DEMOKRATİK KAMUOYUNA ZORUNLU BİR BİLGİLENDİRME

Geçtiğimiz haftalarda kimi e-posta (mail) grupları ve internet siteleri aracılığıyla Emekten Yana Mühendisler imzalı bir bildiri kamuoyuna sunulmuştur. "EMO İstanbul Şube Yönetiminden Çalışanlarına Emek Düşmanı Tavır: Sürgün" başlığıyla yayınlanan bildiri EMO İstanbul Şubesinde teknik personeller arasında birim içi geçici bir yer değişikliği önermesi sebebiyle yayınlanmış ve şube yönetimini "Emek düşmanlığı" ile suçlayan, çirkin bir hale dönüşmüştür.

Yönetim kurulu ve demokratların kendi iç hukuklarında bu tartışma henüz yapılmamışken, şube yönetiminin sürgün uyguladığı çarpıtmasıyla kamuoyu önüne çıkmak ve bunca toplumsal gündemin arasında enerjimizi iç tartışmalarla tüketmeye çalışmak en hafif deyimiyle sorumsuzluktur.

Odanın kendi içinde işleyişi EMO ana yönetmeliğinde belirtilmiştir. Şubemiz Yönetim Kurulu çalışmalarına ve görevlendirmelerine bu eksende devam etmektedir. Yönetim Kurulumuz, aynı zamanda itham sahibi grubun temsilcilerini de içermektedir.

Yönetimiz kurulumuzca da belirli yanlışları ve eksiklikleri barındırdığını belirtmemiz gereken önerme, fiilen uygulanmamış, ilk yönetim kurulu toplantısında; uygulamaların durdurulmasına, yönetim kurulu yazmanı tarafından şube ve temsilciliklerdeki ihtiyaç ve personelin durumu göz önüne alınarak yeniden değerlendirilip yönetim kuruluna sunulmasına oy birliğiyle karar verilmiştir. Kararın altında tüm yönetim kurulu üyelerinin imzası bulunmaktadır.

Şüphesiz kurum içi meselelerle demokratik kamuoyunu fazla meşgul etmek şubemizin kusurudur, ancak oda bütünlüğüne ve itibarına zarar veren bu açıklama karşısında gerçekleri ifade etmek de asgari görevimizdir.

EMO‘nun değişmez karakteri "emekten ve halktan yana faaliyet yürüten demokratik mesleki kitle örgütü" yapısıdır. Odamız bu özelliğini yıllardır verdiği kesintisiz bir mücadele ile ispat etmiştir.

EMO ülkemizde uygulanmaya çalışılan tüm gerici, faşizan, piyasacı uygulamalara karşı eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin ön saflarında yer almaya devam edecektir.

EMO İstanbul Şubesi

37. Dönem Yönetim Kurulu

**(Bu metnin yayımlanması yönetim kurulumuzda çoğunluk kararıyla alınmıştır.)