EMO Bünyesinde Yeni TİS Süreci ve Hak Kısıtlayıcı / Anti-Demokratik Uygulamalar
20.03.2023
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) bünyesinde yeni bir Toplu İş Sözleşmesi süreci yaşanıyor.
Elektrik Mühendisleri Odası, kurulduğu tarihten bugüne kadar özelleştirmelerden, işten çıkarmalara, nükleer santrallerden, elektrik zamlarına kadar birçok konuda toplumsal alanda mücadele etmiş; aynı zamanda üyelerinin ekonomik, demokratik, sosyal ve kültürel haklarını savunmuş bir demokrat geleneğe sahiptir. Bu geleneğin yaratılmasında EMO personelinin katkısı ise sayılamayacak denli fazladır.
EMO’daki demokrat geleneğin doğal sonucu olarak; oda personelinin başta sendikalaşması olmak üzere ekonomik ve sosyal haklarının genişletilmesi ve gelenekselleşmesi fazla sorun yaratmamış, çoğu TİS süreçlerinde bu haklar gelişerek büyümüştür. Öyle ki, toplamdaki TİS kazanımları incelendiğinde, sadece EMO ve TMMOB için değil, çalışan tüm kesimler ve sendikalar için de örnek olabilecek hakların/kazanımların elde edildiği görülebilir.
Mevcut TİS’teki Hak Kısıtlayıcı Uygulamalar
Demokrat Oda yönetimleri tarafından altına imza atılan toplu iş sözleşmeleri, genel olarak EMO’nun demokratik duruşunun belgeleri niteliğinde ise de; ülkedeki ve Odalardaki sağcılaşmanın bir sonucu olarak güncel TİS belgelerine baktığımızda bazı anti-demokratik uygulamaların örneklerini görebiliyoruz. Mevcut TİS belgesinde bu durum iki ana noktada göze çarpmaktadır.
Kısmi Çalışma / Yarı Zamanlı Çalışma
Bunlardan bir tanesi “kısmi çalışma”, ya da yarı zamanlı çalışma” adı altında yer alan esnek çalışma uygulamasıdır.
2010 yılından beri siyasal iktidar tarafından esnek çalışma, kısmi çalışma ya da yarı zamanlı çalışma adları altında iş yaşamına sokulmaya çalışılan bu uygulamaya gerek EMO gerekse de TMMOB tarafından karşı çıkılmıştır. TMMOB 47. Dönem Çalışma Raporu’nda; “...Ücretli çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşulları kriz derinleştikçe daha da zorlaşmaktadır. İşten çıkarılma tehdidini her zaman yanı başında hisseden ücretli çalışan meslektaşlarımız kriz koşullarında ilk gözden çıkarılacaklar listesinde bulunuyor. İşsizlik tehlikesi; düşük ücretlerle esnek, güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalışma mecburiyetinin hatırlatıcısı olarak meslektaşlarımız üzerinde açık bir tehdit oluşturuyor.” denirken; EMO Elektrik Mühendisliği Dergisi’nin Aralık 2018 tarihli sayısında da “Esnek, güvencesiz, kuralsız çalıştırmaya, taşeronlaştırmaya, iş cinayetlerine, hak gasplarına karşı; işçi güvenliği ve haklarının tesisi için” mücadele edileceği ifade edilmiştir.
Buna rağmen TİS’te, kısmi çalışma / yarı zamanlı çalışma ile ilgili maddeler bulunmaktadır. Bu maddeler EMO’nun esnek çalışma ile ilgili bütün görüş ve düşüncelerinin güvenirliliğini sorgulatmaktadır.
Teknik Personelin Kapsam Dışında Tutulması
İkinci önemi hak kısıtlayıcı/anti-demokratik uygulama ise, TİS’in kapsam ile ilgili 5. maddesidir. Bu maddede, “Bu sözleşme, sendikanın yetkili olduğu TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Merkezi, Şube, Temsilcilikleri ile Elektrik Mühendisleri Odası İktisadi İşletmesinde çalışan mühendis personelin dışında üyeleri kapsar.” denilerek odada görevli teknik personel TİS kapsamı dışında tutulmaktadır. Üstelik bu durum yeni de değildir. Uzun yıllardır bu kapsam maddesi, gerek EMO yönetimleri gerekse de çalışanlar ve sendika tarafından “dokunulmaz” ve “kutsal” sayılmıştır. Her TİS döneminde bu maddeye dokunulmadan, tartışılma dahi yapılmadan taraflarca kabul edilmiştir.
Oysa TMMOB ve EMO Tarihi Mühendislerin Kapsam Dışı Tutulması Konusunda Tersini Söylemektedir
TİS’lerde kapsam uygulamasının 1962 yılında çıkan 275 sayılı Sendikalar Kanunu ile çalışma yaşamına girdiğini görürüz. İlk zamanlar “işveren vekili” anlayışı ile, işverenin görevlerini yapan ve özel sözleşmelerle çalışan kimi kesimleri ifade eden bu uygulamanın sınırları zamanla genişletilerek, işyerlerinde “özel statülü” çalışanlar oluşturulmaya başlanmış ve sınıf mücadelesi beyaz yaka/mavi yaka ayrımı ile bölünmeye çalışılmıştır. Bu statüde çalışan kesimlerin büyük çoğunluğu da teknik eleman, teknik görevli gibi adlar altında çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarından oluşmuştur. Öyle ki, kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları 1970’lerden günümüze kadar her koşulda kapsam dışı personel olarak çalışmalarını sürdürmüştür. Bu uygulama 12 Eylül cuntası sonrasında giderek büyümüş ve tamamen işverenin insafına bırakılmıştır.
Sermayenin bu yapay ayrımlarla sınıfı bölme çabası elbette ki emekten ve halktan yana mühendis, mimar ve şehir plancıları için kabul edilemezdi. TMMOB ve EMO tarihi bunun örnekleriyle doludur. 1972 yılından itibaren teknik elemanların sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmelerinden faydalanma mücadelesi, TÜTED’in (Tüm Teknik Elemanlar Derneği) kurulmasıyla bir üst boyuta sıçradı. TÜTED’in çabası tek değildi. Başta TMMOB olmak üzere dönemin tüm sendika ve mesleki demokratik kitle örgütlerinde, teknik elemanların sendikal ve toplu sözleşme mücadelelerinin birer parçası olduğunu görüyoruz.
7-8 Haziran 1975 tarihinde düzenlenen 2. Teknik Elemen Kurultay raporunda; “Teknik elemanların sendikal mücadelelerini çalışanların sendikal mücadelelerinden ayrı görmeden mücadelemizi yürüteceğiz. Bu hakları tüm çalışanlarla beraber, tüm çalışanlar için sürdürdüğümüz müddetçe güçlü olacağımızın bilincindeyiz.” denilerek bu mücadelenin doğru hattı ortaya konmaktadır.
Teknik personelin, sendikalaşması ve toplu sözleşme mücadelesi 12 Eylül sonrası gündemden düşmüş, iş kanunu ve diğer kanunlar zorlaştırılmıştır. Birçok işyerinde “kapsam dışı personel” uygulaması genişletilerek, kimi zaman sendikalı işçi sayısını geçmiş, kimi zaman da grev kırıcılığı rolüne bürünmüştür. Oysa, sadece “işveren vekili” konumundaki çalışanlar hariç tüm teknik personel iş kanunu çerçevesinde ücretli çalışan insanlar olarak görülmektedir.
Teknik personelin kapsam dışında tutulması durumu, malesef ki cunta sonrasında TMMOB’de de karşılık bulmuştur. “Kamuda sözleşmeli personel uygulaması ve kapsam dışı personel statüsü kaldırılmalı, kamudaki teknik personel ihtiyacının giderilmesi için kamuda atama bekleyen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının istihdamı sağlanmalıdır.” diyen TMMOB’nin bünyesindeki kimi odalarda çalışılan teknik personelin sendikalaşması engellenmiş, hatta sendikalaşan kimi teknik personel işten çıkarılmış yada sürgüne gönderilmiştir.
Geçmiş yıllarda EMO genelindeki teknik personelin sendikalaşması sürecinde, Denizli Şube’de görevli iki teknik personel Uşak ve Fethiye temsilciliklerine sürülmüş, bir personelin teknik müdür olan kadrosu teknik görevliye düşürülerek hak ihlali yapılmıştır. Aynı dönemde İzmir Şube’de görev yapan bir teknik görevli, sendikaya üye olduktan bir süre sonra mobinge maruz kalmış, daha sonra da işten çıkarılmıştır. Bu örnekler, teknik personelin sendikalaşması önünde engel teşkil ederken; diğer yandan “kapsam dışılık” ile sendikalaşmanın önüne barikat kurmuştur.
Teknik Personelin Kapsam Dışında Tutulması Kabul Edilemez
Bu barikatı kaldırmak, öncelikle asli sorumluluğu mühendislerin hak ve özgürlüklerini savunmak olan demokrat EMO yönetimlerinin görevidir. Kimi odalarda teknik personelin kapsam dışılığı söz konusu değildir. Örneğin İnşaat Mühendisleri Odası Toplu İş Sözleşmesi’nde;
“MADDE 4 - SÖZLEŞMENİN KAPSAMI VE YARARLANMA:
A - KAPSAM:
a) Yer itibariyle; Bu toplu iş sözleşmesi, İnşaat Mühendisleri Odası Genel Merkezi işletmesi kapsamındaki işyerlerini (Şube, temsilcilikler dâhil) kapsar.
b) Şahıs İtibariyle; Bu sözleşme, İnşaat Mühendisleri Odası Genel Merkezi işletmesinde çalışan ve Sosyal-İş Sendikasına üye bulunan işçileri kapsar.
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Hukuk Müşaviri, Mali Müşavir, Merkez Basın Danışmanı, Şube Sekreteri ve Şube Sekreter Yardımcısı unvanlı görevlerde çalışanlar işbu sözleşmenin kapsamı dışındadırlar.” denilerek teknik personelin TİS kapsamı dahilinde olması hakkına müdahale edilmemiştir.
Mühendislerin diğer personellerle aynı haklara sahip olması anlamına gelen TİS kapsamına alınma talepleri hiçbir gerekçe ile reddedilemez. Oda dışındaki çalışma yaşamında, kapsam dışılığa karşı çıkılıp, kendi bünyesinde kapsam dışında tutmayı savunmanın hiçbir gerekçesi olamaz.
Sendika açısından da hangi gerekçe ile olursa olsun mühendislerin kapsama alınmasının zorlanmaması kabul edilemez. Sendika teknik personelin kapsama dahil edilmesini talep ederek hem yetkisini sağlama alabilecek, hem de yapay beyaz yaka, mavi yaka ayrımına karşı sınıf mücadelesini ortak bir şekilde verebilmenin koşullarını yaratacaktır.
Bu uygulamayı ortadan kaldırmak her şeyden önce biz mühendislere düşse de, yeni TİS sürecinde, gerek çalışanlar ve sendika açısından, gerekse de EMO yönetimi açısından TİS’de varlığını sürdüren bu anti-demokratik, hak kısıtlayıcı maddelerin ortadan kaldırılmasının zemini vardır ve her iki kesim de bu tarihsel görevi yerine getirmelidir.